2024 Alaçatı ot festivali etkinliğini tüm heyecanı, coşkusu ve Alaçatı ruhuyla yaşadık.
Programının içinde sanatı, söyleşileri, yöresel yemekleri, usta şefleri, müziği, sergileri bol olan festival sonrası otelimizde gerçekleşen festival söyleşilerinden aldığım değerli notları paylaşmak istedim.
1- Yöremizin ürünü enginarın, saplarından yapılan yemeklerin tanıtımı.
Değerli öğrencim sosyolog Engin Önen ve eşi Hülya, enginar saplarının değerlendirildiği bu lezzeti bizlerle paylaştılar. Taze enginar yapraklarının alt sapları sert liflerinden ayrılarak 2-3 cm boyunda kesiliyor ve haşlanıyor. Bir tencerede kavrulan soğan, kıyma ve salça karışımına ilave ediliyor. Tadımını yaptığımız bu lezzet çok beğenildi. Ayrıca haşlanan enginar sapları limonlu sosla ya da yoğurtla da birleştirilerek meze olarak da tüketilebilir.
2- Geçmişten geleceğe şifa yolculuğu başlığıyla Hamide Çakır Sarı anlatımıyla sirke yapımı ve tadımı.
İstediğimiz bir meyve yıkanarak bir gün bekletiliyor. Bir kavanozun yarısına kadar doğradığımız meyveler dolduruluyor. Üzeri klorsuz suyla tamamlanıyor. İçine bal veya pekmez ilave ediyoruz ve her gün karıştırıyoruz. Kavanozun ağzını tülbent ile kapatıyoruz. 4 Hafta sonra sirkemiz hazır oluyor. Kavanozumuza tarçın çubuğu, karanfil ve değerli bitkilerden de koyabilirsek daha besin değeri yüksek sirke elde etmiş oluyoruz.
3- Çeşme’de sakız ağacı yetiştirme çabaları
Hasan Tütüncüoğlu ve İbrahim Topal anlatımıyla sakız bitkisinin özelliklerini ve yararlarını öğrenmiş olduk. Sakız adası ve Çeşme kıyılarında yetişen bu değerli bitkinin üretimi için verdikleri çaba ve azim hepimize örnek olmalı. Çeşme’de üretilen sakız bitkilerinin toprakla buluşuyor olması ayrıca çok sevindirici. Ülke ekonomisine katkı koyacağı kesin olan bu bitki gastronomide, ilaç sanayinde, eczacılıkta, kozmetik ürünlerde de yaygın kullanılıyor.
Her yıl Mart ayı gelince yeni sezon hazırlıklarımız başlar. Yeni sezon yeni heyecan yeni umutlar demektir her otelci için. Otelciliğe karar verip başladığınız anda büyük bir hizmeti ve sorumluluğu da omuzlarınıza almış olursunuz.
Öyle basit bir iş değildir yaptığınız. Oteliniz temiz olacak, tüm demirbaşlar sağlam ve çalışır olacak, oteliniz güzel kokuyor olacak ve siz misafirlerinizi nasıl rahat ettirebilirim düşüncesinden çıkmadan yaşamayı öğreneceksiniz.
Biz de boya badana işlerimize başladık. Boyacımız Cem ve ekibi sağ olsun. Bahçe işleri bana aittir. Ağaçların bakımı ve saksı bitkilerinin elden geçmesi yorar ama keyiflidir. Su sistemimizdeki kaçak başımızı ağrıtıyor ama çözülecek gibi görünüyor.
Alaçatı’da kış aylarında çoğu oteller kapalıdır. Son yıllarda Alaçatı’da kış mevsiminde insan ve mekan sessizliği artmış durumda yani yaz aylarının tam aksi bir durum. Yazın insan kalabalığı ve gürültülü rekabet müziği Eylül ayı gelince bıçak gibi kesiliverir Alaçatı’da biz bize kalıverirsiniz. Yazın yürüyemediğiniz kalabalık sokaklar artık size kalmıştır. Kış aylarında yeni otellerin inşaatları sakinliğe inat devam eder. Sayıları hızla artan otellere her yıl yenileri ekleniyor ekleniyor...
Alaçatı ve Çeşme koyları tümden inşaat alanı, makilik alanlar artık yok. Ortalık toz duman... Betonlaşan Çeşme güzelliğini de kaybediyor ama doğa bilgisi ve sevgisi olmayan yetkililerle bunu durdurmak çok zor.
İsmini ilk kez yıllar önce Nedim Atilla’nın bir söyleşisinde duymuştum. Tadını öğrenmem, lezzetiyle tanışmam son yaz otelimizde gerçekleştirdiğimiz Tasting Alaçatı etkinliğinde oldu. Çeşme Germiyan köyünde yaşayan öğrencim sosyolog Engin Önen, köylerinde kopanisti yapan Ayşe Kabasakal (Ayşe Abla) ile bir kopanisti tadım atölyesi yapabileceğimizi söyleyince çok sevindim.
Ayşe Ablamız, yıllardır büyüklerinden öğrendiği gibi nasıl yaptığını bizlere çok güzel anlattı. Tadı çok hoşumuza gitti ama yapımı uzun, emek ve dikkat isteyen bir süreç.
Yıllar yıllar önce Ege kıyılarında yaşayan, koyun ve keçilerini evcilleştiren insanlar sütten daha dayanıklı ürünler de elde etmeyi başardılar. Keçi sütünden elde ettikleri loru kırk gün karıştırarak, önce ekşi daha sonra hafif acıya dönen keskin tadlı kopanistiyi elde ettiler. Kopanisti uzun mayalanma sonrası oluşan dayanıklı bir peynir.
Türklerin Anadolu’ya gelmeleri, Ege kıyılarına yerleşmeleri sonrası komşuluk ilişkileriyle öğrendikleri kopanisti bize çok güzel şeyler anımsatıyor.
Savaş öncesi bu topraklarda var olan yaşamı, dostluğu anlatıyor. Binlerce yıllık birikim kopanistiyle günümüze ulaşmış oluyor.
Covid 19 un ikinci yılında aklımıza gelmeyen başımıza geldi durumunu tüm Dünya insanları ile beraber yaşıyoruz. Bulunduğumuz yer ve yaptığımız iş turizm ile ilgili olunca hastalığın olumsuz etkileri omuzlarımıza yüklendi.
Otelimizi geçen yıl yarı yoğunlukta açmıştık. Hijyen kurallarını uygulayarak sezonu tamamladık. 2021 Yılını rahatlamış olarak başlayacağımızı düşünüyorduk ama hastalık 3. Pik dönemini tamamlamakta. Dördüncü bir atağı yaşayacağımız söyleniyor.
Turizm sektörü nasıl ayakta kalabilir? Neler yapmalıyız soruları devamlı aklımda. İşveren olarak sistemi ayakta tutabilmek, çalışanlarımıza sahip çıkabilmek bu günlerde hiç kolay değil. Restoranımızı bir açık bir kapalı devam ettirmeye çalışıyoruz. Mart ayının başında mutfak elemanlarımızı çağırdık. Çocuklar sevinerek geldiler ama hastalığın artması ve kısıtlamaların başlamasıyla tekrar kapandık.
Sıkıntılı bir dönem. Gençler adına üzülüyorum. Yaşayacakları günler nasıl olacak? Yapmak istedikleri, gelecek hayalleri nasıl gerçekleşecek?
Turizm sektörü olarak zor günler yaşamaktayız. Gene de umudumuzu kaybetmeyelim diyorum.
Rüzgarı bol, havası ferah, ruhumuza iyi gelen bu masalsı köyün geçmişi binlerce yıl öncesine gidiyor.
Sevgili İsmail Gezgin Hocamızın son kitabından bu bölgede insan yaşamının beş bin yıl önce başladığını, dokuz bin yıl önce de Çeşme Yarımada’sının Ege Denizindeki adalardan ayrıldığını, alçak alanların suyla dolduğunu, bölgenin yoğun tektonik geçmişinin olduğunu okuyoruz.
Doğanın kendi gelişimiyle bölgede maki ağırlıklı yeşil örtü ve meşe, çitlembik, çam, yabani zeytin ağaçları her yere yayılmıştı. İnsan nüfusunun artmasıyla tarım alanları açıldı ve ısınma amaçlı ağaçlar kesildi. Açılan alanlarda asma, ceviz, badem, çeşitli meyve ağaçları ve akıllı zeytin ağaçları yetiştirilmeye başlandı.
Alaçatı ve çevresinde akarsuların olmaması nedeniyle insan yerleşimleri deniz kıyılarında olmuştur. Bölgenin en yoğun yerleşimi kuzey bölgede on km uzaklıktaki Erythrai antik kentidir. Kenti MÖ. 3 bin yıllarında Girit Adasından gelen Erytros kurmuş ve şehir hızla gelişerek sanat ve kültür alanında merkez olmuştur. Arkeolojik kazılar sonrası şehrin akropolü (tiyatrosu), Athena tapınağı, mozaikli villalar açığa çıkmış olup çalışmalar devam etmektedir.
MÖ 3 Bin yıllarında gemi teknolojisinin gelişmesiyle deniz taşımacılığı artmış bölgenin zeytin yağları ve şarapları üretilen amphoralara doldurularak tüm Akdeniz limanlarına ulaştırılmıştır. Akdeniz kültürel bir havuza dönüşmüştür.
Şehir daha sonra Pers, Roma, Bizans dönemlerini yaşamış 1366 Yılında Osmanlı Yönetimine girmiştir. 1924 Mübadele sonrası gelen Girit, Boşnak, Rumeli kökenli vatandaşların torunları burada yaşamaktadır.
Son yıllarda Alaçatı’da yaşamak isteyen burayı seven başka şehirlerden gelen kişiler de köye yerleşmiştir.
Alaçatı’yı ne kadar çok tanırsak, değerlerini açıklar ve öğrenirsek, o kadar koruyup kollayacağımıza inanıyorum. Alaçatı’nın buna ihtiyacı var.
Her yıl Şubat , Mart aylarında otelimizin yeni sezon hazırlıkları başlar. Bahçemiz çiçeklerinin toprakları yenilenir, ağaçlarımızın budanması, otelin badanası boyası yapılır. Bu yıl da badana işleriyle uğraşırken corana henüz Ülkemiz’de yoktu ama komşumuz İran’da başlamıştı.
Kısa süre sonra coronalı hasta teşhisleri başladı ve 16 Mart’da okullar tatil edildi. Biz de 20 Mart’da otelimizi kapattık. Pandemi günlerimiz başladı. Aylarca çiftlik ve Müze bahçemizde çalıştık. Kompost hazırlıkları, toprak işlenmesi, sebze dikim alanları hazırlığı ile uğraşırken günlerin nasıl geçtiğini anlamadık.
Alaçatı Turizm Derneği ile devamlı iletişimdeydik. Ot festivalini yapamıyorduk ama yöresel ot yemeklerimizi pişirebilirdik. Fikir kabul gördü. Pişirdiğimiz yemekleri ATD instagramından paylaştık.
Otellerin açılma kararı öncesi online hijyen eğitim programlarımız da başladı. Güvenli misafir kabul etme, otellerin her alanında corona virüs tedbirleri nasıl olmalı çalışmalarımız aralıksız devam etti.
Otelimiz corona tedbirlerini almıştı. Özel hijyen sıvıları, ateş ölçer, maskeler, eldivenler hazırdı. Fiziksel mesefe mutlaka korunmalıydı.
12 Haziran’da otelimize ilk misafirlerimizi kabul ettik.
Her yıl otelimizde kalan sevgili Ege ve Ailesini tekrar görmek ne güzeldi. Kavuşmak harikaydı ama sarılamamak içimizi burktu.
Bu yaz sonu Alaçatı’da bir masal gerçekleşti. Rüzgar esti. Hayallere nefes, Alaçatı’ya ilham oldu.Değirmen sanatla döndü. Mardin, Şırnak ve Alaçatı’lı çocuklar 1’ lik oldu.
Çeşme Belediyesi desteği, Baykuşhane ve Alaçatı Sanat ve Kültür Derneği’nin beraber hazırladıkları programla harika bir sanat haftası yaşadık.
Köstem otel olarak tüm gücümüz ve kalbimizle bu çalışmalara destek verdik ve içinde olduk.
Mardin, Şırnak va Alaçatı’lı çocuklar beraber, eğitmenler eşliğinde çok güzel sanatsal çalışmalar yaptılar, harika
resimler, heykeller, masallar, hikayeler,unutulmayacak dostluklar ortaya çıktı.
Geçtiğimiz gün Alaçatı Köstem Otel'de " Bugunku ve kaybolan tarifleriyle Izmir Sefarad mutfagi" tanitimi ve tadimi yapıldı.
Önce Sara Pardo Sefarad Tarihini ve bu günku gelenekleri yemek kulturunu anlattti ardından Lina Eskinazi, Sara Enriquez, Jinet Sidi Sarfati, Ester Antebi evb oyozu,Ojaldres, Fongos, Tomat, Reynado ve Mustacudos yapımını gösterdiler, davetlilere yapılan yemekler ve subya ikram edildi, ayrıca Lina Eskinazi, Sara Enriquez, Jinet Sidi Sarfati, Ester Antebi, Nukhet Franko, Ora Gurkan'ın birlikte yazdıkları " Izmir Sefarad Mutfağı" isimli kitap imzalanarak davetlilere verildi, tanıtım ve tadımdan elde edilen gelir İzmir Inner Wheel Vakfi'nınn egitim ve okutma calismalarina bagislandi.
Gülperin Sertdemir in öğrencisi Zeynep Pamukçu, Tasting Alacati festivali kapsaminda Çeşme / Alaçatı Köstem Otel Sanat Galerisi'nde de resim sergisi açtı.
“Dünya Sanat Akımlarından Seçmeler “ adı ile açılan sergi de / grafik resim -minyatür resim -Kübizm -Art nouveau- cam altı-lavi - sanatından örnekler yer aldı.
Zeynep Pamukçu eserlerinde özgün - özel çoşkulu anlatımlara yer verdiğini 15 senedir sanat tarihi - sanat eğitimi programı na devam ettiğini belirtti.
25 adet resim -akrilik -suluboya -mürekkep tekniği ile yapılmış eserlerin yer aldığı sergi mayıs sonun kadar sanatseerlerin beğenisine sunuldu.
11-12-13 Mayıs tarihleri arasında Alaçatı da güzel bir etkinlik gerçekleştirildi.
Amaç; Alaçatı yaşam ve kültürüne sahip çıkmak, yerel tadları tanımak, yerelleşmenin önemini vurgulamaktı.
Alaçatı tarihi, kültürü, bağcılığı, zeytinciliği, yöresel yemek kültürünü anlatan söyleşilerin ve lokal lezzetlerin tadıldığı bu etkinlikte Biz de “Alaçatı Köstem Otel” olarak, “zeytinyağının geçmişine yolculuk’’ konusunu işleyerek zeytinyağı tadımına ev sahipliği yaptık.
Bornova zeytincilik araştırma enstitüsünden tadım uzmanı gıda mühendisi Şahnur Irmak önce Türkiye’nin dünya zeytinciliğindeki yerini ve olması gerekenleri anlattı.
Daha sonra kötüden iyiye çeşitli zeytinyağı tadımlarını yaptık ve değerlendirdik.
Toplantı sonunda “Köstem Organik Zeytinyağı Çiftliğimizin” üretimi olan organik zeytinyağı ve enginarımızla yaptığımız enginarlı pilavı katılımcılara ikram ettik.
Katılımcılarımızdan Mehmet Günyeli yeni başlamış olduğu zeytincilik hikayesini bizlere anlattı.
Bir ot festivalini daha yaşadık Alaçatı da. Bu yıl daha dingin, daha düzenliydi festival.
Alaçatı Köstem Otel olarak her zamanki gibi çeşitli etkinliklerle programda yer aldık.
Otelimizde zeytin ve zeytinyağı pazarı kuruldu, zeytinyağı tadımı yapıldı.
Yarımada’nın çiçeği nergisleri konu alan bir resim sergisi açıldı.
Zeytinyağı pazarında –Ramadan Çetin - Deniz Sabuncugil – Montis - Rengin Suar - Bio Natura firmaları ürünleri ile yer aldılar.
Zeytinyağı tadımına ilgi çoktu.
Ressam Feriha Dağlı yaptığı tabloları ile hepimizi büyüledi. Nergis çiçeği ancak bu kadar güzel resmedilirdi.
Aralık ayının ilk günleri ılık hava ile başladı.Bu başlangıç önemliydi.Oteli ısıtmak ,misafirlerin rahat etmelerini sağlamak en birinci isteğimiz olduğu için yılbaşı hazırlıklarına başlayabilirdik.
Isıtma sistemi,sıcak su ısı pompası için servis çağrıldı.En büyük korku elektrik kesilmesine karşı tek yapabileceğimiz jeneratör almaktı.Jenaretör için yan bahçemizi gözden çıkardık ve jenaretörü aldık.
Rezervasyon istekleri geldikçe hazırlıklarımızı yoğunlaştırdık.
Yılbaşı günü Alaçatı içinde dolaşırken güzel bir kalabalığın Alaçatı’ya gelmiş olduğunu gördüm.Bakımlı,sağlıklı genç insanlar kafeleri doldurmuştu.
Tek dileğimiz acısız bir yılbaşıydı...Çok şükür sağlıkla 2018 e girdik.
3.Düzenlenen Alaçatı Sanat Haftası etkinliklerinde Alaçatı Köstem Otel Sanat Galerisinde minyatür eserler sanatseverlerle buluştu. Minyatür sanatçıları Arya Kamalı ,Aliye Kükrer,Şeniz Kükrer'in birbirinden değerli minyatür ve tezhipleri yoğun ilgi gördü. Sanatçı Arya Kamalı söyleşisinde minyatürün en eski anlatım dili olduğunu ,günümüzde de bunun devam ettiğini söyledi. Sanatın yaygınlaşması ,insanlarda estetik bakışın gelişmesini sağlar diyerek örneklemeler gösterdi. Şehrin köprüleri,binaları sanatçıların görüşleri alınarak yapılırsa çok daha etkileyici olur görüşünü savundu.
İzmir Lezzet ve zeytindostu derneğinin ortak çalışmasıyla ege bölgesinin zeytin ve zeytinyağı üreticileri bir araya geldiler.
Zeytindostu derneği başkanı Atilla Totoş ve İzmir Ekonomi ün.mutfaksanatları bölümü öğ.üyesi Dilşen Oktay'ın katılımıyla bol bilgi ve sohbet yoğun günler yaşandı.
Katılımcılar iyi zeytinyağının özelliğini tadım yaparak öğrendiler.
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Menemen Araştırma Enstitüsü proje tanıtımları.
Beslenme ve Gıda için Biyoçeşitlilik Uluslararası Proje sunumları anlatımında, biyolojik çeşitliliğin korunması ve beslenme ilişkisi açıklandı.Sloganı : Tanı,Koru,Beslen...
Alaçatı Ot Festivali sağlık söyleşileri otelimiz toplantı salonunda gerçekleşti.
Kent Hastanesi doktorlarından Kardiyoloji Uzmanı Doç.Dr.Murat Türmüklü "Sağlığın Kalbine Giden Yol" başlıklı söyleşisinde, kalp sağlığı ve beslenmenin ilişkisini anlattı. Ege mutfağının önemini birkez daha hatırlamış olduk.
Zeytin Ağacından , Soframıza…
Otelimizde sabah kahvaltılarında misafirlere sunduğumuz zeytinler Köstem Organik Zeytin Çiftliği'nin ürünleridir.
Doğal ve yerel üretimdir. Organik üretimin tüm koşulları yerine getirilerek hazırlanmışlardır.
İlkbaharda açan zeytin çiçeklerinin tozlaşma sonrası tane tutması, yazın tanelerin etlenmesi, büyümesi sonbaharda elle tek tek toplanıp salamuraya yatırılması, tatlanmaları ve sofraya gelmesi on aylık uzun bir yolculuktur.
Bu şiirsel yolculuğun özeti sevgi ve emektir…
Güler Köstem
Sevgili Berrak'ın yorumuyla gecce.com'da Alaçatı Köstem Hotel...
http://m.gecce.com/yazarlar/berrak-mekanlarda/alacatida-yaz
Alaçatı 'da sanat olmalı..
Her geçen gün Alaçatı'da artan bar ve eğlence sektörü Alaçatı sanatsız olmaz duygusu oluşturdu bende..
Duygularımı paylaştığım Alaçatı Turizm Derneği ve Alaçatı Sanat Derneği yönetici ve üyeleri bu düşünceme katıldılar..
1 Temmuz çarşamba günü Alaçatı Köstem Otel bahçesinde birinci toplantımızı gerçekleştirdik..
Ekim ayının son haftası yaygın bir sanat çalıştayı Yapmaya karar verdik..
Programı belirlemek amacıyla her hafta çarşamba günleri beraber çalışacağız..
Kent Hastanesi olarak, 26-29 Mart 2015 tarihlerinde düzenlenen 6. Alaçatı Ot Festivali’nde sağlık sponsoruyduk. Festival boyunca hem sağlık söyleşileri düzenledik, hem de Alaçatı sokaklarında yer alan bilgi panolarımızla doğal ve sağlıklı beslenmenin önemine dikkat çektik.
Köstem Otel’de düzenlediğimiz sağlık söyleşileri kapsamında festivalin ilk günü olan 26 Mart 2015 Perşembe günü Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Cevad Şekuri, “Kalp Dostu Bitkiler ve Kalp Sağlığını Koruyucu Beslenme”; 27 Mart 2015 Cuma günü Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mitat Bahçeci, “Otların Gücü: Metabolizmayı Hızlandıran ve Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Otlar, Bitkiler” ve 28 Mart 2015 Cumartesi günü Dahiliye Uzmanı Dr. Tuncay Filiz, “Otlar ve Bitkiler Soframızda Neden Olmalı?” başlıklı sunumlarıyla yer aldılar. İlgi gören söyleşilerin yanı sıra “Alaçatı Ot Festivali Hatırası” panosu da festivale katılanların uğrak noktası oldu.